Scroll Top

Hilafet'in Osmanoğullarına Geçişi (Demo)

Hlf Selim 1
Yavuz Sultan Selim - Minyatür

Halifelik yani Dünyadaki bütün Sunni Müslümanların ruhani reisliÄŸi makamı, 766 tarihinden, beri Abbasi Hanedanlığında idi. Hz. Peygamber’im amcalarından Abbas’tan indiÄŸi için “Abbâsi” denen bu hanedan 1258’e kadar BaÄŸdat da, bu tarihten sonrada Kahire’de devam etmiÅŸtir.

Fakat şöyle bir fark vardır ki; Kahire deki Abbasi Halifeleri İstanbul Patriklerine benzetilebilir. Papa’ya benzemezler, çünkü bir devletleri yoktu. Patrik nasıl Ortodoks âleminin ruhani reisi ise,  Kahire deki Halifeler de, Sunni âleminin ruhani reisi idiler. Fakat Bağdat’da ki Halifeler gibi aynı zamanda devlet başkanı olarak saltanat sürmüyorlardı.

[Ancak bu mukayese sadece bu bakımdandır. Halifenin Patrik ve Papanın ki gibi geniÅŸ ve vicdanların derinliÄŸine nüfuz eden salahiyetleri yoktur. Kendilerinin dini meseleleri tefsir dahi etmedikleri bu gibi konulara sadece önderlik edip ulemaya ( BilirkiÅŸilere ) Havale ettikleri malumdur. Halife Hz. Peygamber’in Halefi ve Ä°slam birliÄŸinin sembolü hüviyetindedir.]

Memlük devleti Halifeyi ve Mukaddes ÅŸehirleri (Mekke – Medine – Kudüs) bünyesinde bulundurmakla Ä°slam dünyasında üstünlük kurmuÅŸ bulunuyorlardı. Kudüs’ün aynı zamanda Hıristiyan âleminin mukaddes ÅŸehirlerinden olması Memluk devletini Hristiyan âlemi ve Hristiyan hacılar üzerinde etkili kılıyordu.

Fiilen Yavuz Sultan Selim’in Merc-i Dabık zaferini müteakip Halep’e girmesi ile, resmen de Mısır’ın fethi ile Memlük uhdesindeki (bünyesindeki) bu manevi üstünlük OsmanoÄŸlulları aracılığı ile Türkiye’ye geçmiÅŸtir.

hlf Shah_Ismail_I
Sunni Osmanlılara rakabetle Şii proraganda faliyeti yürüten Şah İsmail

Esasen Yavuz’un Mısır Seferi, Ä°slam BirliÄŸi Projesini gerçekleÅŸtirmek amacı güdüyordu. Ä°ran’ın Åžii hilafet propagandasının Türkiye’yi tehdit’e baÅŸlaması da bu projenin gerçekleÅŸtirilmesini acil bir gereklilik haline getirmiÅŸti. Zaten o dönemde Türkiye çapında devleÅŸen bir devletin ÅŸu veya bu ÅŸekilde manevi sahadaki üstünlüğü eline alması gerekiyordu

MISIR’A DOÄžRU

Yavuz Sutan Selim, Memlükler üzerine yöneldiğinde Memlük devletin başında Kanshü’l– Guuri (Sultan Kansu ) bulunuyordu. Yanına Halife III. Mütevekkil’i de almıştı. Merc-i Dabık’ta Yavuz Selim ve Sultan Kansu Guuri karşı karşıya gelmiş, Osmanlılar sağ ve sol kanatları birleştirmek sureti ile çemberi kapatmış ve Memluk ordusunu imha etmişlerdir. Osmanlılar Tahminen 60.000 Memlükler 80.000 kişi idiler. Muharebenin kazanılmasının başlıca sebebi olarak Yavuz’un dâhice kumandası ve Osmanlı ateşli silahlarının kıyas kabul etmez üstünlüğü idi.

Muharebede Memluk Sultanı Kansu Guuri Maktul düştü. (Kansu’nun oğlu Mehmet Bey’i Yavuz 1518’de İstanbul’a yollamıştır.  II. Kansu’nun yerine bu oğlu değil yeğeni Tumanbay seçilmiştir. ) Bu Suretle 24 Ağustos 1516 ‘da Cereyan eden Merc-i Dabık Muharebesini ( ki kuvvetle muhtemelen vuruşma 8 saat sürmüştür )  kazanan Osmanlılar 28 Ağustos 1526’da Halep’e girdi.

hlf Map_Safavid_persia
Osmanlı-Safevi mücadelesinde Çaldıran sonrası

III. Mütevekkil’in babası Müstemsik, 1509’da oÄŸlu lehine hilafetten çekilmiÅŸ ve Mütevekkil halife olmuÅŸ ve 7 yıl bu makamda kalmıştır. Yavuz Halep’e girdiÄŸinde III. Mütevekkil’den fiilen hilafeti devir almasına raÄŸmen, Mısır bunu tanımamış Mütevekkil’in babası ve Selefi olan Müstemsik ‘i oÄŸluna vekil ilan etmiÅŸtir. Yavuz Selim ertesi yıl Mısır’ı da alınca Müstemsik bu vekâletten düşmüştür. Yavuz Müstemsik’i çok ihtiyar olduÄŸu için Ä°stanbul’a getirmemiÅŸtir.

Merc-i Dabık darbesinden sonra, Osmanlılar Suriye ve Filistin’i olgun Meyve gibi topladılar. 27 Eylülde Yavuz Şam’a geldi. 3 Ekim’de Şam Camilerinde Cuma Hutbesi, Halife Hükümdar olarak, Hakim’ül Haremeyn yerine  Hadim’ül Haremeyn sıfatı ile Yavuz adına okundu. Yavuz burada Mısır seferinin hazırlıklarını gördü. Bu Sırada Osmanlı Ordusu Filistin’i feth etti. Lübnan kendiliğinden itaat etti. Böylece Feth edilen topraklarda Halep ve Şam merkez olmak üzere 2 eyalet kuruldu. Yavuz Şam da 2 ay 18 gün kaldı. 15 Aralıkta Şam’dan ayrıldı. Çölü geçmek üzere binlerce deve ve büyük miktarda içecek su hazırlatmıştı.

Tarihte ancak İran (Pers) imparatoru Kambiz ve ondan 193 yıl sonra Makedonyalı Büyük İskender Sina yarımadasını geçip Mısır’ı fethetmişlerdir. Bu geçişlerden 1.’si MÖ. 525, 2.’si MÖ. 332’de olmuştur. Ancak Büyük İskender’in ki tam bir geçiş sayılmaz. Çünkü kuvvetlerinin büyük kısmını gemiye bindirip denizden İskenderiye ye sevk etmiştir. Sina çölünü geçmeyi Moğollar ve Timur yani dünyayı aşan büyük cihangirler bile göze alamamışlar, tecrübe dahi etmemişlerdir.

hlf Yavuz_Mısır_Seferi
Yavuz Selim Mısır seferinde - Temsil

Sina Çölünde hayat yoktur. Akrep, yılan bit ve sinekler hayvanlar alemini teşkil eder ve insanı asla rahat bırakmazlar. Gündüz hararet 40 derece bazen daha fazla olduğu gibi geceleri sıfır’a düşer. Bu ısı farkı insanı mahveder. Kum o kadar incedir ki nüfuz etmediği hiç bir şey yoktur. Su ne kadar muhafaza edilirse edilsin kumla dolar. (Kol saatlerinin camlarının kenarlarından saatin içine bile kum zerreciklerinin dolduğunu söylemek, bir derece fikir verecektir) Ayakkabı çölü geçerken kavrulur, Kuma gömülen yumurta birkaç dakika içinde lop yumurta haline gelir.

Yavuz bu çölü 13 günde geçmiştir.50 km ‘lik yolu 1 günde geçtiği gibi bazen geçilen mesafe 18 km’ ye kadar inmiştir. Ortalama günlük yürüyüş 30 km olmuştur.

(Bu suretle Yavuz 30 derece enlemine kadar inmiştir. Başka hiçbir Osmanlı Hükümdarı sefer maksadıyla bu kadar güneye inmemiştir. Kanuni ve 4. Murat Bağdat’a kadar gelmişlerdir ki ancak 33 derece enlemidir.)

MUHAREBE

Memlük imparatorluğunu haritadan silen büyük meydan muharebesinin geçtiği Rîdaniye, Kahire’nin kuzeydoğu banliösüdür. Tumanbay Kahire’yi fevkalade tahkim etmiş ve ordusunu iyice hazırlamıştı. Memlük planına göre Yavuz Kahire yakınlarındaki Adiliye mevkiinde bozulacak, Osmanlı ordusu Mısırdan çekilmeye mahkûm olacak ve Sina çöllerinde yok edilecekti. Ondan sonra Suriye’ye yürünerek geri alınacaktı.

hlf Mamluks1279
Resmi adı "Ed Devletu't Türkiye" (Türkiye Devleti) olan Memlükler

Şartlar Şüphesiz Memlükler lehine idi. Kendi ülkelerinde bulunuyorlar ve yüzlerce yıldır ellerinde bulundukları toprakları savunuyorlardı. Osmanlılar topografya şartlarına onlar kadar vakıf olmamakla birlikte çölü geçmek gibi bir zahmet içerisine de girmemişlerdi.

Memlukların 200 çakılı topu vardı. Osmanlılarda olduğu gibi seyyar topları yoktu. (Düşman Osmanlı topları karşısında aciz kalmıştır. Yavuz Mısır seferinde ilk defa içi yivli toplar kullanmıştır. Avrupa da yivli toplar ilk defa 1868’de Almanlar tarafından keşfedilmiştir. Yavuz’u bu yivli topları halen İstanbul’da askeri müzededir. Keza ilk defa olarak dökülmüş ve arka arkaya 5 ve 10 gülle atan toplar Ridâniye de kullanılmış ve parlak netice alınmıştır.)

Memlükler Osmanlıları kesin şekilde Âdiliye’de bekliyorlardı. Zira ordunun geçebilmesi için tek açık ve müsait yol burası idi. Burası açılmadan da Kahire’ye giriş mümkün değildi. 200 Memlük topunun ağzı Âdiliye de düşmana doğru çevrilmişti. Ancak bu toplar çakılı idi. Yani düşman Karşıdan gelmedikçe ateşi faydasız olurdu çünkü istenilen yöne çevrilebilme özellikleri bulunmuyordu.

hlf tumanbay
Tumanbay - Temsil

Sinan Paşa Memlük tahkimatı durumunu Yavuz’a rapor edince, Yavuz Adiliye ye karşı bir gösteriş taarruzu yapmak üzere birkaç alayı görevlendirdi. Kendisi Ordusu ile güneye inerek Mukattam dağını dolaştı. Bu suretle Memlük mevzilerinin arkasına düştü. Memlükler böyle bir şeyi akılarından bile geçirmiyorlar, Sina çölünü geçerek gelen bir ordunun Mukattam dağını dolaşmasını mümkün görmüyorlardı. Bu manevra bile Memlükler için savaşın kaybı sayılabilirdi. Bu suretle Memlüklerin çakılı topçusu aksi istikamete mevzilenmiş olduğu için tek bir gülle bile atamadı.

Vuruşmada Osmanlılardan Ramazanoğlu, Kanuni’nin dayısı Mübarek Giray, Vezir-i Azam Sinan Paşa, Ayntab (Antep) Sancakbeyi Yunus Bey Maktul düştüler. Bu Osmanlı zayiatı Memlüklerin ümitsizlik içinde ne kadar büyük cesaretle vuruştuklarını gösterir. (Halîlü’z Zâhiri, Zebdetü Keşfu’l – Memalik , P. Ravaisse neşri , Paris 1894)

hlf yivli top
Yivli top

Osmanlılar 24 Ocakta Kahire’ye girdi. Çete Muharebeleri veren ve hala ümidini yitirmeyen Tumanbay ile meşgul olmak üzere Yavuz bizzat 26 Mart’ta Kahire’nin Karşı yakasına, Nil’in batısına Cizre’ye geçti. (Piramitler buradadır)

30 Martta Nihayet Tumanbay yakalandı. Dönemim devletler hukukuna göre derhal idam edilebilirdi. Fakat Yavuz umumiyetle hükümdarlara ve müstesna şahsiyetlere çok iyi muamele etmek arzusunda idi.Tumanbay’ın kahramanlığından da etkilenmişti. 31 Martta büyük merasimle sabık Memlük sultanını kabul etti.Tumanbay’a hala tahtında bir imparatormuş gibi muamele etti. Kendisini ayakta karşıladı. Yanında kurdurduğu bir taht’a oturttu. Kendisi ile uzun boylu görüştü. Kendisini Osmanlı hizmetine alarak faydalanmak istediğini nazik bir dille beyan etti. Kahramanlığından dolayı da ayrıca tebrik etti. Bundan sonra başta Vezir-i âzam Yunus Paşa olmak üzere vezirler sırası ile Tumanbay şerefine ziyafetle verdiler.

hfl hilafet sancagı
Osmanlıarda Hilafet Sancağı

Tumanbay’a Osmanlı teşkilatında mühim vazifeler  verilmesi beklenirken, işler karıştı. Memlük hizmetinden Osmanlı hizmetine girmiş olan büyük Memlük ricali Yavuz’u ve vezirleri daimi şekilde tazyik ettiler. Tumanbay’ın hayatta kalırsa ilk fırsatta kendilerinden intikam alacağı ve devlete de baş kaldıracağını sıklıkla dile getirdiler. Bu düşünceye Osmanlı hizmetindeki diğer görevlilerinde de taraftar olması üzerine Tumanbay 15 gün sonra idam edildi.

Memlük devletinin düşmesinden sonra Mekke şerifi oğlunu Kahire’ye gönderdi. Mukaddes makamların (Kâbe , Ravza-i Mutahhara = Hz. Peygamber’in Türbesi vs ) anahtarları , Mekke ve Medine’deki Mukaddes Emanetler Yavuz’a Sunuldu. Bu suretle 6. Temmuz 1517’de Hicazda Türkiye Devletine dâhil oldu. (Fetihname-i Diyar-ı Arab ,    66a-b)

—–

Öztuna, Yılmaz, Yavuz Sultan Selim, Bky, 2008.

<div class="title-h4"><span style="color: #000000;">Social Networks</span></div>

<div class="title-h4"><span style="color: #000000;">Popular Posts</span></div>

Haftanın Yazıları

Güncel Yazılar

halidehanim

Halide Edip Adıvar’ın Gazete ve Dergi Yazıları

Merve Balcı’nın hazırladığı, Burhan ÇaÄŸlar’ın editörlüğünü üstlendiÄŸi Muharrire Hanım adlı kitap Arı Sanat’tan çıktı.  Halide Edip’in 1897-1925 yılları arasındaki gazete, mecmualarda kaleme aldığı makaleleri…