Paris’te Bir Şark Kütüphanesi
BULAC – Bibliothèque Universitaire des Langues et Civilisations*
Şehrin ortasından nazlı kıvrımlarla ağır ağır geçen Seine Nehri kenarında, modern mimarî anlayışla inşa edilmiş binaların yükseldiği Paris’in 13’üncü bölgesinde, 2011’in Aralık ayında ‘Şark dilleri ve medeniyetleri’ üzerine zengin koleksiyonlar ihtiva eden bir kütüphane, kullanıcılarına kapılarını açtı. İlk bakışta, her ne kadar yeni bir projenin meyvesi olarak görülse de, bu kütüphane XVII. yüzyıl İstanbulu’na uzanan bir tarihe sahip.
* Akademik Diller ve Medeniyetler Kütüphanesi
XVII. yüzyıl İstanbulu’nda bir “Fransız” Dil Oğlanları Okulu
Osmanlı-Fransız diplomatik, siyasî ve ticarî münasebetlerinin Kanunî döneminde ivme kazanmaya başlaması ve XVII. yüzyılda da bu ilişkilerin hızlanarak devam etmesi üzerine, Fransızlar, başka milletler tabiiyetindeki tercümanlara bağlı kalmaksızın, Levanten coğrafya ile doğrudan ve daha sağlam bağlar kurmak istediler. Bunun için nitelikli, profesyonel tercümanlara ihtiyaç vardı. Zira devletlerarası diplomatik ilişkiler ve bölgedeki ticarî faaliyetlerde Türk, Arap ve Fars dillerinde uzmanlaşmış tercümanlara yoğun şekilde ihtiyaç duyuluyordu. Böylece “geleceğin tercümanlarını yetiştirmek üzere” bir okul açılmasına karar verildi.
Seçtikleri gençleri 1551’den beri İstanbul’a eğitim görmeye gönderen Venedikliler örnek alınarak, Marsilya Ticaret Odası’nın isteği ve Jean-Baptiste Colbert’in girişimiyle ki kendisi ‘Güneş Kral’ olarak adlandırılan meşhur Fransız kralı XIV. Louis döneminin önemli simalarından biriydi, 18 Kasım 1669’da ‘École des Jeunes de Langues’ (Dil Oğlanları Okulu) kuruldu. “Jeunes de langue” tabiri aslında Venediklilerin Türkçeden çevirdikleri “dil oğlanı” tabirinin Fransızcasıydı. Zira Venedik tarafından İstanbul’a gönderilen tercümanlık öğrencilerine “giovani di lingua” deniyordu.
Okulda ilk olarak, Türkçe, Arapça ve Farsça; hemen ardından Rumca ve Ermenice öğretilmeye başlandı. Dil oğlanları denen öğrenciler, kısmen İstanbul’da, kısmen de Paris’te eğitim görüyorlardı. Bunlar çoğunlukla Osmanlı İmparatorluğu’na yerleşmiş Fransız tüccar ve diplomatların veya zimmîlerin çocuklarıydı. Öğrenciler düzenli olarak Paris’e tercümeler ve bu tercümelerle ilgili değerlendirme yazıları, metin kopyaları gönderiyorlardı. Gönderilen bu eserler, oryantal filoloji için faydalı dokümanlarla dolu modern bir yazmalar fonunun oluşmasını sağladı. Birazdan da anlatılacağı üzere, bugün BULAC koleksiyonlarında yer alan bazı kitaplar, çok sayıda diplomat ve tüccarın eğitildiği bu okulun kütüphanesinden getirilmiştir.
Fransız İhtilâli sonrasında, ihtilâlciler de Şark dilleri hususunda uzmanlaşmış tercümanlar eğitmekle mükellef ‘özel’ bir okul kurmaya karar verdiler. Ancak hâlihazırdaki okulu ilgâ etmediler ve Bibliothèque Nationale (Millî Kütüphane) bünyesinde, siyasî ve ticarî hususlarda yarar sağlamak üzere, yaşayan Şark dillerini öğretme misyonu ile bu okulu revize ettiler. Burada da ilk öğretilen diller Türkçe, edebî Arapça ve halk Arapçası (ammîce), Kırım Tatarcası, Farsça ve Malayca idi. Kurulduğu günden itibaren tarihî süreçte okulun ismi birkaç kez değişti ve XIX. yüzyılda yerini tamamen École des langues orientales (Şark Dilleri Okulu)’na bıraktı. 1971 yılında ise INALCO (Institut national des langues et civilisations orientales – Millî Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Enstitüsü) adını aldı. Bugün INALCO; on bin öğrencisiyle Asya dillerinden, Afrika dillerine tam 93 dilin öğretildiği ve Türkoloji alanında Fransa’daki önemli merkezlerden biri.
BULAC Projesinin Ortaya Çıkışı
Şüphesiz ki XVII. yüzyıl İstanbulu’nda temelleri atılan Dil Oğlanları Okulu’nun bir kütüphanesi vardı. Bu kütüphane aynı okul gibi tarihî sürece tâbi olarak gelişti, değişti ve BIULO (Bibliothèque interuniversitaire des langues orientales – Üniversitelerarası Şark Dilleri Kütüphanesi) adını aldı. BIULO, Şark dilleri ve medeniyetleri üzerine oldukça önemli koleksiyonlara sahipti. Kütüphanede yaklaşık 800.000 cilt eser vardı. Ayrıca; Arapça, Çince, Türkçe, Japonca, İbranice, Farsça başta olmak üzere, birçok dilde kaleme alınmış binlerce yazma esere de ev sahipliği yapıyordu.
BULAC’ın doğuşunu sağlayan fikir oldukça cesur ve yenilikçiydi: Paris ve çevresine yayılmış, zor ulaşılabilen, dolayısıyla da hak ettiğince kullanılamayan –SOAS (School of Oriental and African Studies of London) haricinde Avrupa’nın hiçbir yerinde olmayan- oryantalist koleksiyonları bir araya getirmek ve uluslararası ölçekte yenilikçi bir şekilde sunmak hedefleniyordu. Bu hedef doğrultusunda, 2000 yılında Fransa Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı ile Fransa’nın itibarlı 9 yükseköğretim ve araştırma kurumunun mutabakata varmasıyla BULAC’ın fikrî temelleri atılmış oldu. Evvelinde daha çok Şark dilleri üzerine geliştirilmiş anlayış da yenilenerek, dünya medeniyetlerinin jeopolitik, çevresel, dinî ya da kültürel gelişmelerini anlama ihtiyacına cevap vermek üzere, koleksiyonların “Batı dışındaki dünya dilleri ve kültürleri”ni kapsayacak şekilde genişletilmesi kararlaştırıldı.
Projeye göre Paris’in 13’üncü bölgesinde, Bibliothèque Nationale’in iki adım ötesinde, ‘Pôle des langues et civilisations’ (Diller ve Medeniyetler Kutbu) adıyla yeni, çevre dostu bir bina inşa edildi ve 2011 sonbaharında INALCO ile dokuz kurumun ortak kütüphanesi olarak ‘BULAC’, bu binaya taşındı.
BULAC Projesinin Ortağı 9 Kurum Sorbonne Üniversitesi Panthéon-Sorbonne Üniversitesi Sorbonne Nouvelle Üniversitesi Paris-Diderot Üniversitesi Sosyal Bilimler Yüksek Okulu (EHESS) Millî Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Enstitüsü (INALCO) Millî Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS) Uygulamalı Yüksek Tetkikler Okulu (EPHE) Fransız Uzak Doğu Okulu (EFEO)
|
Çevreci Bina, Yeni İmkânlar
BULAC’ın bulunduğu bölge; Fransa Millî Kütüphanesi, Paris-Diderot Üniversitesi, Milli Mimarlık Yüksek Okulu, INALCO gibi kurumların yer alması sebebiyle, XIX. yüzyıl Parisi’nin en entelektüel muhiti Quartier Latin’den ilhâmen ‘Yeni Latin Mahallesi’ olarak adlandırılıyor.
Mimarlığını, özellikle çevre sorunları ile yakında ilgili olan şehir planlamacısı Yves Lyon’un üstlendiği, modern bir anlayışla tasarlanan binanın, araştırmacıların işlerini kolaylaştıracak ince detayları iyice düşünülmüş bir projenin eseri olduğu dikkatli gözlerden kaçmıyor. 32.000 metrekare üzerine inşa edilen binanın, 17.300 metrekaresi üzerinde yer alan ve beş katlı olarak tasarlanan kütüphane kısmının üç katı, kullanıcıların hizmetine sunulmuş. İki bodrum katı ise kitapların depolandığı mahzenler olarak tasarlanmış. Kullanıcılara açık olan giriş katta kütüphanenin okuma bölümü (bibliothèque d’étude) koleksiyonları, giriş katın altındaki bahçe katında (rez-de-jardin) ise araştırma bölümü (bibliothèque de recherche) koleksiyonları ve ‘Rezerv Salonu’ var. Asma katta ise görsel-işitsel koleksiyonlar, gazete-dergi koleksiyonları ve kendi kendine dil öğrenme amacına yönelik olarak oluşturulmuş bölümler bulunuyor.
Rezerv Salonu, nadir eserlerin yararlanıldığı bölüm olarak kullanılıyor. Ancak mahzenlerden talep edilen her doküman için Rezerv Salonu kullanılmıyor. Burası yüksek muhafazaya ihtiyaç duyan ve kütüphaneciler gözetiminde yararlanılması gereken dokümanlar için oluşturulmuş, güvenlik sistemleri ile korunan bir salon.
Kütüphanede ayrıca satınalma ve kataloglama bölümleri, reprodüksiyon alanları, toplantı salonu ve INALCO ile ortak kullanılan amfitiyatro, sergi salonu, kafeterya ve otopark bulunuyor.
Toplam 15.000 m2’lik Çalışma Salonları
Kütüphanenin sunduğu fizikî imkânlar kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılama noktasında oldukça tatmin edici. Toplam 15.000 metrekarelik alanı kaplayan çalışma salonlarında, her biri elektrik prizi ve internet bağlantısı ile donatılmış 910 çalışma yeri bulunuyor. Ayrıca kataloglar, elektronik kaynaklar, internet ve ofis programlarına erişim sağlayan 100 bilgisayar, kullanıcıların hizmetine sunulmuş. Bunun haricinde dizüstü bilgisayar ödünç almak da mümkün. Sistemleri gayet itinalı oluşturulduğu ve internet bağlantısı da oldukça yüksek olduğu için, bu bilgisayarlardan yüksek verim almak mümkün. Grup çalışması yapmak isteyenler için de 20 oda ayrılmış. Bununla birlikte, fotokopi hizmetlerini -Fransa ve Avrupa’nın birçok yerinde yaygın olduğu üzere- kullanıcının kendisinin yerine getirmesi gerekiyor.
Gece de Çalışmak İsteyenler için “Gece kütüphanesi” Herhangi bir sebeple gece de çalışmalarını sürdürmek isteyenler, rezervasyon yaptırarak pazar gecesi haricinde her gece “Gece Kütüphanesi”nde çalışabiliyorlar. Ancak bu imkândan faydalanabilmek için BULAC projesi ortakları olan 9 yükseköğretim kurumunun birinde yüksek lisans, doktora, öğretim üyesi ya da araştırmacı statüsünde kayıtlı olmak gerekiyor. |
225.000 Kitaba Doğrudan Ulaşma İmkânı
Bu araştırma kütüphanesi, elbette esas olarak akademik çalışma yapanlara hitap ediyor. Ancak bununla birlikte, isteyen herkes, sadece bir kimlik ibrazıyla kolayca kayıt olarak kütüphaneden faydalanabiliyor. Pazar günü hariç her gün 10.00-22.00 arası hizmet veren bir araştırma kütüphanesi olmasına rağmen, 1960 sonrası yayınlanmış kitapları ödünç almak mümkün. Mesela bir yüksek lisans öğrencisi 15 dokümanı 30 gün süreyle ödünç alabiliyor ve bu süre internetten iki defa uzatılabiliyor.
Kütüphanede yukarıda da değinildiği üzere hem doğrudan erişim sağlanabilen açık raf sistemi, hem de mahzen (magasin) sistemi bulunuyor. Açık raf sistemi ile özellikle kütüphanenin okuma bölümü koleksiyonlarından yararlanmak isteyenler, 225.000 esere doğrudan ulaşabilirken; daha çok araştırma amaçlı kullanılan koleksiyonlar ile eski, nadir ve kıymetli eserler mahzenlerde bulunuyor ve istek üzerine kullanıma sunuluyor. Otomasyon sayesinde kayıtlı kullanıcı, internet bağlantısıyla dilediği yerden kitap talebinde bulunabiliyor. Talep edilen kitaplar 20-25 dk içerisinde bankoda hazır oluyor. Eğer aranan kitap koleksiyonlarda yok ise kütüphane yönetimine ‘satınalma’ isteği gönderilebiliyor.
Sade ve Kullanışlı Otomasyon Sistemi
BULAC, dünyada yaklaşık 600 kütüphane tarafından kullanılan ve açık kaynak kodlu kütüphane otomasyon sistemlerinden olan Koha’yı kullanıyor. Sade ve kolay anlaşılabilir web arayüzü, kişiye özel kullanıcı alanı, özelleştirilebilir tarama arayüzü, internetten kitap talep etme imkânı, elinizdeki dokümanların süresini uzatma ya da daha önce yararlanılan eserlerin dökümüne ulaşabilme gibi birçok özelliği ile otomasyon programı, kullanıcıların ihtiyacını karşılama konusunda oldukça başarılı.
Genel olarak kütüphanelerin depolarında, mahzenlerinde muhafaza edilip talep üzerine kullanıcının hizmetine sunulan koleksiyonlar hususunda araştırmacıların muzdarip oldukları en büyük problem, açık raf sisteminin sunduğu özgürce kitap karıştırma/göz atma gibi ayrıcalıklardan yoksun olunması ve raftaki konuyla ilgili diğer kitapların ne olduğunun bilinmemesidir. BULAC’ta kullanılan otomasyon programı Koha ile bu sorun etkili biçimde çözülmüş görünüyor. Şöyle ki, otomasyonda bir kitaba göz atan kullanıcıya, o raftaki konuyla ilgili diğer kitaplar gösteriliyor. Böylece aynı konu hakkında kaleme alınmış diğer eserlerden haberdar olmak ve bunlara ulaşmak daha da kolaylaşıyor.
Şark Üzerine Zengin Koleksiyonlar
BULAC koleksiyonları, dokuz proje ortağının kütüphanelerinin ilgili koleksiyonlarının bir araya getirilmesi ile oluşturuldu. Bununla birlikte; Üniversitelerarası Şark Dilleri Kütüphanesi (BIULO) koleksiyonları, BULAC koleksiyonlarına katılan en hacimli ve en eski koleksiyonlar olma özelliğini taşıyor.
Balkanlar, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya, Afrika, Avustralya ve Amerikan yerlilerinin dil ve medeniyet sahalarında önemli koleksiyonları bir araya getiren kütüphane, oldukça geniş disiplin alanlarını kapsıyor: Dilbilim, edebiyat, tarih ve diğer sosyal ve beşeri bilimlerde 80’den fazla değişik alfabe ve yaklaşık 350 değişik dilde yazılmış 1.500.000 cilt eser, kütüphanenin raflarını süslüyor. Bunların 120.000’ini Orta Doğu ve Kuzey Afrika üzerine yazılmış eserler oluşturuyor. Balkanlar, Orta ve Doğu Avrupa üzerine de 278.000 cilt eser bulunmakta. Tüm kütüphane koleksiyonlarının % 57’sini Şark dillerinde kaleme alınmış eserler oluşturuyor.
Ayrıca Rezerv Salonu’nda 10.000’i aşkın nadir ve kıymetli eser mevcut. Diğer koleksiyonlarda olduğu gibi bu koleksiyonların da çoğu BIULO’dan miras. Buradan intikal eden 4.000’den fazla yazma eserin çoğu Arapça, Çince, Türkçe, İbranice ve Farsça kaleme alınmış.
Kütüphanede, halen yayınlanmaya devam eden ya da artık yayımlanmayan 22.000 çeşit süreli yayın var. Halen takip edilen dergi sayısı ise 2100. Okuma salonlarında coğrafî alanlar ve disiplinlere göre sınıflandırılmış 225.000 cilt eser, anında erişime hazır. Kalan eserler ise mahzenlerde muhafaza ediliyor.
Tüm koleksiyonların % 27’sini edebiyatla alakalı eserler, % 24’ünü ise tarih ve coğrafya üzerine kaleme alınmış eserler oluşturuyor. Dilbilim, felsefe, din ve diğer sosyal bilimlerle alakalı eserler ise kütüphanenin geriye kalan koleksiyonları oluşturuyorlar.
Mevcut koleksiyon, kütüphanenin 950.000 €’luk yıllık satın alma bütçesiyle günbegün genişliyor.
18°C’de muhafaza edilen 30 mahzen BULAC toplam 2.500.000 cilt eser kapasitesine sahip. Bu koleksiyonlar için 18°C’de muhafaza edilen 30 mahzen bulunuyor. Kütüphane müdiresi Marie-Lise Tsagouria, hiçbir eserin zarar görmemesi için bu sıcaklık ve nem koşullarının dengeli olmasının çok önemli olduğunu vurguluyor. |
Akademik Faaliyetler ve Tecrübeli Personel
Tüm bunların yanı sıra BULAC; çeşitli konularda konferanslar, kolokyumlar, oryantasyon toplantıları da düzenliyor, sergiler açıyor. Mesela yeni kullanıma açılan Orta Doğu ile ilgili elektronik kaynaklar üzerine bilgilendirme toplantısı düzenleneceği, kullanıcılara e-posta ile bildiriliyor. Katılmak isteyenler de randevu alarak bu toplantılara katılabiliyorlar.
BULAC bünyesindeki koleksiyonlar, belirli coğrafî bölgelere göre ve her coğrafî bölge de 10 temel disiplin altında alt-sınıflara ayrılmış. Kütüphanedeki her coğrafî bölge ve disiplin üzerine uzmanlaşmış kütüphaneciler, ihtiyaç duyulduğunda profesyonel danışmanlık hizmeti veriyorlar. Bu uzmanlara ayaküstü bir şeyler danışılabildiği gibi, randevu alınarak daha geniş bilgi almak da mümkün.
İyi Bir Emsal
BULAC haricinde Fransa’da elbette; Millî Kütüphane, Arap Dünyası Enstitüsü Kütüphanesi gibi ‘Şark’ üzerine önemli koleksiyonlar ihtiva eden kütüphaneler bulunuyor. Lakin gerek İstanbul’a uzanan tarihçesi, gerekse yeni ihtiyaçlara cevap verebilen modern binası ve bürokrasiden uzak, kolay erişilebilir yapısı onu diğerlerinden ayırt ediyor. Şark dilleri ve medeniyetleri hususunda önemli bir yeri olan BULAC’ın kütüphanecilik anlayışından, şüphesiz ki ülkemiz kütüphanelerinin alacağı birçok şey var. Kütüphane internet sayfasına ve kataloğuna www.bulac.fr bağlantısından ulaşılabilir.
Ömer Fâruk CAN
Kaynaklar: Suna Timur Ağıldere, Turkish Studies, XVIII. Yüzyıl Avrupa’sında Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminin Önemi: Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul Fransız Dil Oğlanları Okulu (1669-1873), 5/3, Yaz 2010; Frédéric Hitzel ve Catherine Boppe-Vigne, Enfants de langue et drogmans – Dil oğlanları ve tercümanlar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1995; Laurence Santantonios, LivresHebdo, 889. sayı, 9 Aralık 2011, Paris; Clotilde Monteiro (BULAC Harici Haberleşme Misyon Şefi), kişisel görüşme, 15 Haziran 2012. Kütüphaneden Alınan Dökümanlar ve Diğer Kaynaklar: La bibliothèque de nuit 2011-2012; La lettre d’information de la BULAC: 1, 2, 3, 4, 5. sayı; Héloïse Lecomte, Le projet BULAC en chiffres-Journée professionnelle du 2 avril 2012, versiyon: 29/03/2012; Synthèse des orientations documentaires de la BULAC, (note préparatoire à la réunion du conseil scientifique du 17 décembre 2004), versiyon: 1; Guide de lecteur, versiyon: 02/12/2011; Présentation du projet, www.inalco.fr/ina_gabarit_rubrique.php3?id_rubrique=2778; Langues orientales (BIULO), www.bulac.fr/les-collections/histoire-des-fonds/langues-orientales-biulo.
Not: Bu yazı YEDİKITA dergisinin Ocak 2013 sayısından iktibastır.