İran’ın Urmiye şehrinde Arap Alfabesi ile Türkçe Yazılmış bir Hristiyanın Mezartaşı
İran’ın Batı Azerbaycan eyaleti Urmiye şehri dolaylarında fotoğraflanan Arap harfli fakat “Türkçe” olarak yazılmış bu mezartaşı bir Hristiyan’a ait olması bakımından ilginçtir.
لتل جان [قز]ی غولد فادر |
Latin Harfleri ile Okunuşu: |
Osmanlı Türkçesindeki –yıl– yerine (il), –ben– yerine (men) kelimelerinin yazılması ve “sağır kef” in kullanılmayışı dolayısıyla yazı, ses özellikleri bakımından Azerbaycan Türkçesine aittir.
Urmiye Hristiyanları
1834’de bölgeye misyonerlik amacıyla gelmeye başlayan ve dönüşümlü olarak 1. Dünya savaşına kadar aktif faaliyet gösteren “Amerikan Presbiteryen” misyonerlerine göre Urmiye dolaylarında yaşan Hristiyanlar Süryani (Nasturi – Asuri) mezhebine mensuptu.
Misyonerlerin tuttuğu notlarda yer alan “(Bölge Halkı ile) Türkçe öğrenmeden önce tercüman vasıtası ile anlaşıyordum” ifadelerine göre, aralarında faaliyet gösterdikleri bu guruplar Süryanice değil Türkçe Konuşulmaktaydılar.
Nitekim 9. Yüzyılda Urmiye şehrinde yaşayan Süryanilerin ayinlerinde Türkçe ilahiler okuduğu rivayet edilmektedir.
Ebu’l-Ferec’in Tarih-i Muhtasarüd düvel adlı kitabında kaydettiğine göre Hristiyanlığı kabul eden Türk ve Moğollar için hazırlanmış, Süryani alfabesi ile Türkçe olarak yazılmış bu Hristiyan ilahileri 1893’de Paul Bedjan tarafından Paris’te neşredilmiştir.
Bu bağlamda Urmiye şehrinde fotoğraflanan mezartaşının doğru Hristiyanlarının kullandığı Süryani veya Ermeni alfabesi ile değil de Arap harfleri ile yazılmış olması sık rastlanan bir durum olmayışı dolayısı ile ilginçtir.
Presbiteryen misyonerleri notlarında bölge halkının inançları hakkında da bilgi vermektedir. Nitekim bu inançlardan arasında;
Türkçe Hristiyan İlahisi:Bugün âlem şerîf oldu Rabimiz dünyaya geldi Bâkire´den Oğlan doğdu Helelûya, helelûya, helelûya … Betlahim´de Rab doğuldu Gök kapıları açıldı Yeri göğü nura boğdu Helelûya, helelûya, helelûya … Subhânallah bu heybete Helelûya bu hikmete Kim geldi bu merhamete Helelûya, helelûya, helelûya … İhyâ etdi ölüleri |
“istedikleri bir dilekleri olduğunda, kutsal saydıkları bir ağacın dallarına bir parça çaput bağlayarak dileklerinin gerçekleşmesini beklemeleri ve çaput bağlanan ağacın halk tarafında kutsal sayılması” veya
”çocuk sahibi olamayan çiftlerin Mar Abdişu Kilisesi’ne gelerek burada dua etmeleri ve ardından kilisenin yakınlarında bulunan delikli taştan geçmeye çalışmaları eğer delikten geçiş kolay gerçekleşirse duaların kabul olunduğuna hükmedilmesi ” gibi İslam öcesi Türk gelenekleriyle benzeşmesi bakımından dikkat çekici olanlar vardır.
Fakat bölgede yaşayan bu halkının Hristiyanlığı kabul etmiş Türkler mi yoksa “Türkçe’yi benimsemiz” başka bir Hristiyan topluluğu mu olduğu hakkında hüküm vermek için bugünkü bilgimiz henüz çok yetersizdir. İleride yapılacak çalışmaların, bu ihmal edilmiş konuya ışık tutacağı ve bilgilerimizi arttıracağı ise şüphesizdir.
Bibliyografya: Recep Albayrak Hacaloğlu, Türkmen ve Asur kiliselerinde okunan Türkçe ilâhi metinleri,70, 1995.; David Gaunt, Massacres Resistance Protectors: Muslim-Christian Relations in Eastern Anatolia during World War I, Piscataway, NJ: Gorgias Press, 2006, Bruce Masters, Book Reviews, JESHO 51 (2008) 385-408.; Murat Gökhan Dalyan, “XIX. Yüzyıl Nasturilerinde Hastalık, Büyü ve Batıl İnançlar,” History Studies, Cilt, 3/2 s. 90-100, 2011. ; Michael Zirinsky, “American Presbyterian Missionaries at Urmia During the Great War”, Journal of Assyrian Academic Studies, V.12,6-27.
Mezartaşını fotoğraflayan ve bizlere ulaştıran Mohammad Sobhdel Bey’e ve katkıları dolayısıyla, ve okuma hususunda, özellikle en zor kısım olan ilk satırın okunmasında emeği geçen Toğrul Atabay Bey’e ve yine Mehran Baharlı Bey’e teşekkür ederiz.