Scroll Top

Kil Tabletlerden E-Kütüphanelere (Demo)

Kütüphanelerin mazisi yazının varlığı kadar eskidir. Eski çağ medeniyetlerde yazılı kil tabletlerin saklandığı odalar ilk kütüphaneler olarak addedilir. Romalıların yaktığı antik dünyanın meşhur ve muazzam İskenderiye Kütüphanesi de zamanının şahikası sayılır.

… … …

İslam kültürüyle yayılan kitap merakıyla pek çok kütüphane kurulmasına ve kütüphanecilik geleneği oluşmasına ön ayak oldu. Fakat dehşetli Moğol ve İspanyol istilalarında Endülüs’ten Türkistan’a kadar uzanan medeniyet merkezleriyle birlikte kütüphaneler yok edip götürdü. Öyle ki asırların birikimi Dicle nehrinin sularında mürekkep olup akıp gitti.

Romalılar tarafından yakılan İskenderiye kütüphanesinin temsili resmi

Doğu Toplumu Okumayı Sevmez

Bütün bunların yanında doğu toplumlarının her zaman kitaba ve yazıya tahakküm etmediği, bel bağlamadığı, kültürünü ve ananesini nesilden nesile aktarmak için kulağını ve dilini kullanmayı tercih ettiği de bir gerçektir. Sözlü gelenek dediğimiz bu anlayışta okumaktan çok dinlemek, hafızaya nakşetmek ve nakletmek esastır. Yüz yüze oturarak usta-çırak, şeyh-derviş, talebe-hoca ilişkisi içerisinde devreder kültür.

Bundan dolayıdır ki matbaa bazı toplumların hayatına girse de pek bir şey ifade etmez. İnsanlar okumaktan çok, yüksek sesle okuyan birinin etrafından halkalanarak dinlemeyi seçer. Bu durumun binlerce yıl göçmüş, yer değiştirmiş bir ananeden,  göçebe bir gelenekten gelen Türk kültürünün de en baskın özellikliği olduğu unutulmamalıdır.

Ayaklı Kütüphaneler

19 asırda yaşam biçiminin yavaş yavaş değişmesiyle Kütüphaneler ve okuma zorunluluğu toplum hayatına girmeye başlamış, ancak burada da kütüphane hafız-ı kütüp denilen (kütüphanecinin) şahsiyeti ve bilgisi etrafında şekillenen müesseseler olmuştur. Basit memur değil zamanının birer entelektüeli olan bu insanlar hafızası kuvvetli âlim kişiler olur her kitabı içeriğine kadar tanır, dehalarıyla okuyucu ve araştırmacılara, cürmü küçük kadri büyük hizmetlerde bulunurlardı.

MeÅŸhur hafız-ı kütüp Ä°smail Saib Efendi, müstear ismiyle “Bursalı Mehmed Tahir”

Fakat 21. yüzyılın”ferdiyetçiliÄŸi” nihayet kütüphaneleri de vurdu. Kitaplar kütüphane raflarından bilgisayarlarımızın hard diskine taşındı. Bütün neÅŸriyatı takip eden, kitapları tanıyan, içeriklerini sayfasıyla bilen hafızı kütüpler çoktan birer birer sahneden çekildiler. Onların yerini de CTRL + F tuÅŸları aldı! Ama bilgi yaklaÅŸtıkça biz uzaklaÅŸtık, beÅŸeriyetçe iÅŸtahımız kesildi ! Oysa eskiden ne hevesliydik öğrenmeye. otur! Bize matbâ geç geldi derler, böyle olacaktıysa hiç gelmeseydi…

Kütüphane ve İnsan

Fişe ve Kabloya Aşırı Güven

Yinede hiç kuşkusuz yüzyıllar boyunca yazılan ve bugün basılan milyonlarca kitap elân kütüphaneleri dolduruyor. Bu hususta son yıllarda gelişen İSAM gibi bazı vakıf teşekküllerinin hizmetlerini de göz ardı etmemek  ve hakkını teslim etmek gerek.

Bununla birlikte Osmanlılar ve öncesine ait eserleri okuyacak, anlayacak pek az kimse kaldığından, belki biraz da kitap ve bilginin teknoloji ile geçirdiÄŸi deÄŸiÅŸimden, yani fiÅŸe ve kabloya fazlasıyla güvendiÄŸimizden herÅŸey “hercümerç”  yani karman çorman oluyor.

<div class="title-h4"><span style="color: #000000;">Social Networks</span></div>

<div class="title-h4"><span style="color: #000000;">Popular Posts</span></div>

Haftanın Yazıları

Güncel Yazılar

halidehanim

Halide Edip Adıvar’ın Gazete ve Dergi Yazıları

Merve Balcı’nın hazırladığı, Burhan ÇaÄŸlar’ın editörlüğünü üstlendiÄŸi Muharrire Hanım adlı kitap Arı Sanat’tan çıktı.  Halide Edip’in 1897-1925 yılları arasındaki gazete, mecmualarda kaleme aldığı makaleleri…