Reformist, ileri görüşlü ve batıdaki gelişmeleri takip eden III. Selim Han devrinden itibaren bizde Avrupa’ya dâimî elçiler gönderme hususiyeti ayrı…
Sultan II. Mahmud han başta Yeniçeriler olmak üzere Kapıkulu ocakları’nı kaldırmak için tam 17 yıl bekledi. Yunan İsyanıyla bile başa çıkamayan bir ordunun, her an yeniden yeniye patlaması muhtemel bir Rus savaşında ne yapabileceği, artık yalnız padişahı değil, bütün devlet adamlarını hatta Yeniçeri generallerini düşündürür durumdaydı.
Paris’in sembolü konumunda olan Eyfel, bütün ihtişamıyla her yıl milyonlarca turisti kendisine çeker. Bu âbidevi eserin yapılış tarihi 1889’lara rastlar….
Belge Vesika
Osmanlı devletinde memurların sicil kaydı 1878-79 (1296) senesinden sonra tutulmaya başlamıştır. Memurlardan imzaları ile alınan hal tercümeleri (biyografileri) sıra numarası ile büyük deftere yazılıyor, bundan sonraki değişiklikler bu defter üzerinden yürütülüyordu
Padişahın kendi el yazısı ile yazılmış emirlere ise Hatt-ı hümâyun denir. Uzun hatt-ı hümâyunlarda yazının paragraf aralarına taştığı da vâkidir. V. Murad ve IV. Mehmed gibi çocuk yaşta tahta çıkanların yazı kaligrafi ve imlâlarında çok kere bozukluk görülür. Hattatlıkları dolayısıyla III.Ahmed ve II. Mahmud’un hattları yazılan padişah yazıları içinde belki de en güzelleridir.
Bölgenin askeri, ekonomik ve sosyal yönünü ortaya koyan tahrir defterleri imparatorluk denilen bu muazzam makinenin çarklarının nasıl işlediğini anlamak bakımından çok önemlidir. Ayrıca üç kıtaya yayılmış İmparatorluğun topraklarında bugün kurulan yeni devletlerin tarihini tam olarak yazmak da ancak bu defterlerle mümkündür.
Istanbul Cağaloğlunda, Molla Fenari Sokak’dan Nuru Osmaniye Caddesine çıkarken solda ! Bir çeşme. Lülesiz yalaksız bu çeşmenin kitabesinde;